GençlikGüncel

İstanbul Üniversitesi’nde Beyazıt ve Halepçe anması: “Unutmadık, unutturmayacağız”

Gençlik örgütleri ve 78'liler Girişimi'nin çağrısıyla Beyazıt ve Halepçe katliamlarının yıldönümünde İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde eylem yapıldı

16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı ve 16 Mart 1988 Halepçe Katliamı’nın yıldönümünde gençlik örgütleri ve 78’liler Girişimi’nin çağrısıyla, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde açıklama yapıldı.

Üniversite öğrencilerinin “Beyazıt ve Halepçe katliamını unutmayacağız”, 78’liler Girişimi’nin “16 Mart Katliamı’nı unutmadık, unutturmayacağız” yazılı pankartların açıldığı eylemde, “Beyazıt faşizme mezar olacak”, “Beyazıt Katliamı’nın hesabı sorulacak”, “16 Mart’ı unutma, unutturma”, “Halepçe’yi unutmadık”, “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz”, “Onların tarihi inkar, katliam, bizim tarihimiz direniş” dövizleri taşındı.

“Davamız bitmedi, adalet mücadelemiz sürüyor”

78’liler Girişimi adına okunan açıklamada, 44 yıl önce Beyazıt’ta yaşanan bombalı ve silahlı saldırının, günler öncesinden bilinmesine rağmen engellenmediği hatırlatılarak, “İstanbul Emniyeti’ne gönderilen bir bilgi notunda, ‘sol gruba mensup öğrencilerin fakülteye devam etmeleri halinde 8-10 gün içinde bu grubun üzerine bomba atılacağı’ ihbar edilmesine rağmen bırakalım güvenlik önlemlerini, öğrenciler katliama açık hale getirilmişti” denildi.

Açıklamada ayrıca, katliama karşı kitlesel tepkilerin etkisiyle bir grup MHP yöneticisi ve Ülkü Ocakları mensubu hakkında soruşturma başlatıldığı, bir kısmının takipsizlikle sonuçlandığı ve bir kısmının da 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde açılan davada yargılansa da 1982’de delil yetersizliğinden beraat ettiği hatırlatıldı.

Katledilen devrimci öğrencilerin dönem arkadaşı avukatların, 1997’de davanın yeniden açılmasını sağladığı belirtilerek şöyle denildi:

Saldırının olacağını bildikleri halde hiçbir güvenlik tedbiri almadıkları gibi gerçekleşmesini kolaylaştıran güvenlik kuvveti amirleri ve saldırganların yakalanmasını engelleyenler, saldırıyı gerçekleştirenler ve türlü kirli bağlantılar bir bir açığa çıkarılıp, mahkemeye çağrıldılar. Ancak önemli bir kısmı mahkemeye gelmedi. Ayrıca mahkeme bu konuda caydırıcı da davranmadı. Katliamı kolaylaştıran resmi görevliler aklandı. ‘Ünlü’ işkenceci İstanbul Emniyet müdürü Şükrü Balcı, Süreyya Sanlı gibi polis şefleri ‘görevinde kayıtsız kalmakla’, Emniyet Amiri Reşat Altaylı ‘öğrencileri dışarıda götürmesi gereken noktaya kadar koruması gerekirken üniversite kapısında terk etmekle’ suçlanmışlar, 12 Eylül günlerinde mağdurlara haber verilmeden yargılanıp aklanmışlardı. Reşat Altaylı, Oral Çelik, Meral Çatlı, Haluk Kırcı, Murat Bayrak ve 12 Mart’ta Denizler’in savcısı Baki Tuğ’un aralarında olduğu 11 kişi hakkında 13 Mayıs 1997’de suç duyurusu yapılacaktı. Olayın dış bağlantıları da kısmen ifşa olacaktı. Planlayıcılardan Nasibullah Türker olaydan sonra Almanya’ya, Nazi geçmişli CIA ajanı Ruzi Nazar’ın yanına dönecekti. 16 Mart davası, doğrudan bir kontrgerilla davasıydı. 2008 yılında kontrgerilla ile hesaplaşacağı iddia edilen Ergenekon davasının başladığı gün davanın ‘zaman aşımı’ kararı ile sonuçlanması tarihin ironisiydi. Soykırım, katliam, işkence gibi insanlık suçlarında zaman aşımı olamayacağı biçimindeki insanlığın hukuki müktesep hakkına rağmen böyle oldu. Davamız bitmedi, adalet mücadelemiz sürüyor.

“Devlet katilleri korudu, akladı”

Üniversite öğrencileri adına yapılan açıklamada ise “16 Mart 1978 yılında devrimci öğrenciler, saldırı tehdidine karşı İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsünden toplu çıkış yaptıkları esnada üzerlerine atılan bomba ve ardından açılan yaylım ateşiyle saldırıya uğradı; 7 öğrenci yaşamını yitirirken onlarcası yaralandı. Dokuz gün öncesinden ihbar edilmiş katliamdan haberdar olan devlet katilleri korudu, akladı” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

Hatice Özen’i, Cemil Sönmez’i, Baki Ekiz’i, Turan Özen’i, Abdullah Şimşek’i, Hamit Akıl’ı ve Murat Kurt’u yaşamdan koparan katilleri iyi tanıyoruz. Saray Rejimi’nin besleyip kolladığı faşist çeteler bugün de Akdeniz Üniversitesi’nde, Cebeci’de, Beyazıt’ta devrimci öğrencilere yönelik saldırılar gerçekleştirmeye devam ediyor. Beyazıt katliamının tarihin tozlu raflarına kalktığını düşünen failler, devrimcileri faşist saldırılarla yıldırabileceğini düşünen bu eli kanlı çeteler ve iktidar bilsin ki; helalleşmek için kurulan masaları yıkacağız. Kanı dökülen, geleceği ve hayatı elinden çalınan her bir öğrencinin hesabını sorana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu