40 günü aşkın bir süre geçmesine rağmen Antakya’da depremin etkileri hala çok yakıcı bir şekilde hissedilmeye devam ediliyor. Depremin yarattığı yıkım bölge halkında yeni mağduriyetler yaratılarak sarılmaya çalışılıyor. Devlet acil yıkım kararı verdiği binaları sahiplerinin haberi olmadan çoğu zaman kişisel eşyalarını bile çıkarmalarına izin vermeden yıkıyor.
Diğer yandan şehri eski haline getireceğiz denilerek insanların arsa ve tarlalarına portakal bahçelerine el koyuyor. Ayrıca yıkım sırasında herhangi bir güvenlik önlemi almadan asbest tehlikesi altında yıkım yapıyor. Samandağ’ın merkezi neredeyse yerle bir olmuşken pek çok yer enkazlarla dolu. Dayanışma çalışmalarını sürdürdüğümüz bölgede halkın temel sorunları geleceğin büyük bir belirsizlik taşıyor.
Partizan ve YDG olarak yürüttüğümüz dayanışma çalışmaları kapsamında bugün Samandağ’ın mahallelerine gittik. Burada bölgede yaşayan depremzedelerin sorunları üzerine sohbet ettik. Açığa çıkan genel tablo barınma sorunu ve temel ihtiyaçların karşılanması noktasında bir sürekliliğin olmaması. Resmi kurumların ulaştırdığı dayanışmalar giderek azalıyor.
Samandağ’ın Vakıflı köyü gittiğimiz yerlerden biri oldu. Burada köy muhtarı ile yaptığımız sohbetten köydeki binaların 20 Şubat depreminden sonra ağır hasarlı olarak tespit edildiğini ve yıkılacağını dile getirdi. Köylüler gerek bölge insanı gereksede Antakya halkının depremin yarattığı yıkım ve evleri konusunda “kendi yağında kavrulacağını” söyledi.
