Güncel

Atılım gazetesinin davası 22 Eylül’e ertelendi

İstanbul: Atılım gazetesi ve yazarlarına yönelik “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Atılım gazetesinin Temmuz ve Ağustos 2015 sayılarında çıkan haber, röportaj ve yazılar nedeniyle Ali Haydar Saygılı, Alp Altınörs, Arzu Demir, Aydın Akyüz, Emin Orhan, Erkan Salduz, Fadime Çelebi, Fatih Gür, Hatice Duman, Fuat Uygur, İsminaz Ergün, Sami Özbil, Semiha Şahin ve Uğur Ok ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü Mehmet Ali Genç hakkında “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla dava açılmıştı. Davanın ilk duruşması bugün görülürken Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Özgür Radyo Genel Yayın Koordinatörü Derya Okatan, Özgür Gelecek Yazı İşleri Müdürü Aslı Ceren Aslan, ESP il yöneticisi Ali Haydar Keleş ve SGDF Eş Başkanı Oğuz Yüzgeç dayanışma amacıyla adliyeye geldi ve duruşmaya katılım sağladı.

Duruşmaya tutsak Atılım yazarları Ali Haydar Saygılı, Erkan Salduz, Fatih Gür, Hatice Duman ve Sami Özbil getirilirken Kırıklar F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Aydın Akyüz ve Vahap Biçici ise SEGBİS yöntemi ile katıldı.

“Kobanê bir simge haline geldi”

Kimlik kontrolü ile başlayan duruşmada ilk savunmayı Uğur Ok yaptı. Ok, “Gazetenin hem okuru hem yazarıyım. Kobanê’yi yeniden inşa etmek için dayanışmayı büyütmeye çağıran bir yazı yazdım” dedi. Ok, hakimin yazıyı yazarkenki amacını sormasına “Ben SGDF üyesiyim. Kobanê’de bir katliam gerçekleşti DAİŞ tarafından. Bu SGDF tarafından örgütlenen dayanışma kampanyasına ilişkin bir yazıydı. Enternasyonel dayanışma ezilenlerin inceliğidir. Kobanê bir simge haline geldi” cevabını verdi.

Hakkında dava açılan Atılım yazarlarından Alp Altınörs ise, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı olduğunu ve 7 Haziran seçimlerinde partinin Samsun milletvekili adayı olduğunu hatırlattı. İddianamede suç istinaden edilen bölümün okunmasını isteyen Altınörs, “Söz konusu yazı 7 Haziran seçimlerini değerlendirme yazısıdır. Okuduğunuz bölümde bir değerlendirme ve analizden başka bir şey yoktur” dedi.

Fadime Çelebi, kadın özgürlük mücadelesi ve Rojava kadın devrimine ilişkin yazıları nedeniyle hakkında dava açıldığına dikkat çekti. ESP Genel Başkan Yardımcılığı ve SKM Genel Sözcüsü görevini sürdürdüğünü belirten Çelebi, “Kadın mücadelesi üzerine yazılar yazıyorum. Sadece Türkiye ve Kürdistan değil, dünyanın tüm kadın hareketlerine ilişkin yazıyorum. Yazılarımda Rojava’daki kadın devrimini anlatıyorum. Rojava’da bir kadın devrimi yaşandığını kabul ediyor ve sahipleniyorum. Bu suç değildir, benim düşüncelerimi yazma özgürlüğüm var” şeklinde konuştu.

“AKP istediği için iddianame hazırlanıyor ve mahkemeler kabul diyorsa bunun sorgulanması lazım”

Tutsak Atılım yazarlarından Sami Özbil de savunmasında, yazdıklarının suç olmadığını, aksine sosyalist devrimci bir birey olarak ülkeye karşı sorumlulukları olduğunu ve bu konularda fikirlerini yazdığını söyledi. Yaklaşık 15 yıldır düzenli yazı yazdığını ancak yazılarından dolayı hiç yargılanmadığını belirten Özbil, “Bu yargılamanın Temmuz’da başlaması dikkat çekici. Çok açık şekilde var olan savaş konseptinin bir sonucu bu” dedi.

Sistemin değişmesi gerektiğini düşündüğünü belirten Özbil, demokratik bir halk cumhuriyeti kurulması gerektiğini düşündüğünü söyledi ve şunları ekledi: “Buna dair söz üretiyoruz. Nitekim yazılarda da bunlar var. Türkiye’de sosyalizm konuşulmuyor. Benim yazdığım üç yazı Kürt meselesine ilişkindir. Bir kişi yüzlerce yazı yazıyor ve talimat geldikten sonra savcı bunlar arasında seçiyorsa, AKP istediği için iddianame hazırlanıyor ve mahkemeler kabul diyorsa bunun sorgulanması lazım” dedi ve ekledi: “Türkiye’de özgürlükler sorunu var, ben de buna dair yazıyorum. Kürt meselesinin konuşur hale gelmesi için mücadele ediyorum, bunun için yazıyorum.

“Yazılarda suç yoktur”

Kırıklar F Tipi Hapishanesi’nde tutsak bulunan Atılım yazarı Vahap Biçici, yargılamadan tesadüf eseri bir gazete haberi aracılığıyla haberdar olduğunu söyledi, savunmasını daha sonra yazılı olarak ileteceğini bildirdi.

Aynı hapishaneden SEGBİS yöntemi ile duruşma salonuna bağlanan Atılım yazarı Aydın Akyüz ise mahkemeye “Yazıyı ben yazdım, ‘devlet kaybetti’ demek bir analiz ve bir gözlem bunun neresi örgüt propagandası” diye sordu. Çözüm sürecinde devletin kaybettiğine ilişkin yorumların devlet yöneticileri tarafından da yapıldığını belirten Akyüz şunları söyledi: “Soruşturma konusu yazılar Haziran, Temmuz aylarına ait. Çok açık ki 20 Temmuz’da yapılmış bir darbe ve sonuçlarından savcı da görev çıkarmış ve soruşturma açmış. Yazılarda suç yoktur.

Tekirdağ F Tipi Hapishanesi’nden getirilen Atılım yazarı Erkan Salduz, Atılım gazetesine yazdığı yazılarda örgüt propagandasına denk düşecek herhangi bir ifade yer almadığını belirtti. Salduz şunları kaydetti: “Başka bir anlam yüklemek trajikomiktir. Halkların barışını istemek onurdur. Soruşturmanın bir dayanağı yoktur.

“Burada yargılanan insanlık suçlarına ortak olanlar değil, gerçeği açığa çıkaranlardır”

Tutsak Atılım yazarı Fatih Gür savunmasında Karadenizli bir devrimci olduğunu söyledi, Suruç’ta ve Kobane’de hayatlarını kaybeden Karadenizli devrimcilerle ilgili bir makale yazdığını söyledi. Gür, “Eğer tutsak olmamış olsaydım Suruç’a giderdim. Onlar katledildi, onların bayrağını taşımanın sorumluluğu gereği Cemil abiyi, Rıfat abiyi yazdım. Suruç ile ilgili yargının adım atmadığını, yaralıları tutuklamaya çalıştığını, anmalara soruşturma açıldığını görüyoruz. Bu çabalar nafile, ne kardeşlik köprüsünü yıktırırız, ne Cemil abiyi ne de Rıfat abiyi unuttururuz” dedi.

Atılım Gazetesi eski Yazı işleri Müdürü olan tutsak yazar Hatice Duman da savunmasında bu tür davalara yabancı olmadığını söyledi. Davanın düşüncelerden duyulan korkunun işareti olduğunu belirten Duman, savunmasında şunları söyledi: “Hakikat gücünü bir kez daha ortaya koyuyor. Ben sosyalistim, dünyayı, olayları ve tahlilleri bu kimliğimle ele alıyorum. Devlet gerçeğini elbet dile getireceğim. Yazılarım halktan yanadır. Özgür basın emekçileri yıllardır bu ülkede sırtında kefenle gazetecilik yaptı. Taybet Ananın gözünden gerçekleri yazarsanız sokak ortasına vurulursunuz. Rohat Aktaş gerçekleri yazdığı için Cizre bodrumlarında yakıldı. Burada yargılanan insanlık suçlarına ortak olanlar değil, gerçeği açığa çıkaranlardır.

“Bu siyasi bir davadır”

Tutsak Atılım yazarı Ali Haydar Saygılı, “Devrimci sosyalistim, bu görüş açısıyla yazıyorum. Söz konusu yazı 2015 yılında Suruç sonrasında gerçekleştirilen Saray darbesine ilişkin bir yazıdır. Suruç sonrasında AKP iktidarı halka yönelik bir savaş süreci başlattı. Saray darbesi halka ve topluma yönelik bir faşist saldırı dönemidir. Gerek Kürdistan’da ve gerek Batı’da bunları gördük. Yazıdaki fikirlerimi savunuyorum. Bu siyasi bir davadır. Temel hak ve özgürlükleri savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Fuat Uygur ise, gazeteye bir kitap ile ilgili yazdığı tanıtım yazısı nedeniyle hakkında propaganda davası açıldığını hatırlattı. YPG/YPJ’nin İçişleri Bakanlığı’nın “Terör Örgütleri Listesi”nde yer almadığını belirten Uygur, “Terörist sayılmayan bir örgütün propagandası suç değildir. Yazım bir kitap tanıtımıdır, kitabın ilgili bölümleri anlamlı ve değerli olduğu için yazdım” şeklinde konuştu.

“Yazılanlar bir gerçeğin ifade edilmesidir”

Atılım Gazetesi editörlerinden Semiha Şahin savunmasında, ülkede basın özgürlüğü olmadığını belirtti. Şahin, Kürt illerinde süren savaş esnasında gerçekleri yazdıkları için tutuklanan DİHA ve JİNHA muhabirlerini selamladı.

Şahin, “Sosyalist gazeteciler olarak Kürdistan’da yaşanan savaş gerçeğini, Batı’da anlatma sorumluluğu ile hareket ettik” dedi ve şu şekilde devam etti: “7 Haziran sonrasında yazılan yazılar nedeniyle açılmış bir dava. Bu süreçte ölümler, yıkımlar, Tahir Elçi suikasti, bodrumlarda insanların yakılması, sokağa çıkma yasakları yaşandı. Bilgiye çok zor ulaşan insanlara bir şekilde ulaştırdık. Başka bir gerçek olduğunu tespit etmiş durumdayız. Bu gazetede yazılanlar bir gerçeğin ifade edilmesidir.

Emin Orhan, Rojava devriminin yıldönümünde kaleme aldığı “Çok yaşa Rojava” başlıklı yazı nedeniyle hakkında dava açıldığını belirtti. Orhan, “Rojava’da halklar kendi kendini yönetiyorlar, kardeşçe yaşıyorlar. Nereye, kime terörist denileceğine dair bir ortak tanım yoktur. AKP’nin terör dediğinin hukuki bir dayanağı yoktur” şeklinde konuştu.

“Hakikati yerinde görüp yazmaya devam edeceğiz”

ETHA editörlerinden Arzu Demir de Atılım’da yayınlanan yazı ve röportajları nedeniyle hakkında dava açıldığına dikkat çekti. Gazetecilik faaliyetleri kapsamında özyönetim direnişlerinin sürdüğü alanlara da giderek haberler yaptığını belirten Demir, “Özyönetim denilen şeyin ne olduğuna baktım, ilan edilen alanlarda halkın günlük yaşamı, kadınların temsiliyeti gibi konularda haberler yaptım. Halka sordum, onlar yanıt verdi. Cizre’de öldürülen Mehmet Tunç ve Asya Yüksel ile de röportaj yaptım. Bu bir gazetecilik faaliyetidir. Haziran öncesinde de haberler yayınladık, 20 Temmuz Suruç katliamıyla birlikte bir savaş sürecine girdik. Aynı zamanda gazetecilere de savaş ilan edildi. Bu dönem hakikat ile yalanın arasında bir savaş var, biz hakikati anlatıyoruz. Gazetecilik yapmaya, hakikati yerinde görüp yazmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Savunmaların ardından mahkeme heyeti duruşmayı 22 Eylül 2016 günü saat 14.00’e erteledi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu